İlk Yarı Değerlendirmesi (Takım,Teknik Ekip,Yönetim)

Geride bıraktığımız 2011-2012 sezonunun ilk yarısı. İlk yarıyı değerlendirmesine “daha iyi olabilirdik” diye başlayabilirim heralde.

Zaten yönetim,teknik heyet ve oyuncularımızın da sezon öncesi koydukları hedefle şimdi bulunduğumuz yer hedefimizin gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Bir çok sebebi var bunun.Ama bana göre en önemlisi golcü eksikliği. Azda olsa atak geliştiriyoruz , pozisyona giriyoruz fakat golü atacak son sözü söyleyecek bir isim yok. İyi oynadığımız, mücadele ettiğimiz bir çok maçta gol yolundaki eksikliğimizden 1 puanla ayrıldık. Maalesef 3 puanı iyi mücadele edene değil , daha çok gol atana veriyorlar. Devre arasında golcü transferinin yapılacağını düşünüyorum.

Bu sezon ki transferlerin bazılarından istenilen verimin alınamaması hedeften uzak kalmamızı kolaylaştırdı. Mehmet Eren 1 gol ve asistle katkı sağlarken mücadelesini hep sürdürdü. Fakat yine de beklediğim Rüzgarın Oğlu değildi. Musa Aydın tam anlamıyla yoktu. Oynadığı maçlarda etkisi hiç olmadı bana göre. Doğa Kaya , iyi niyetli , çok mücadeleci bir oyuncu.Oyuna sağladığı katkı var. Ama Doğa’nın iyice bir uyarılması gerektiğini düşünüyorum. Sahada her an kart görme potansiyeline sahip oyuncumuz , hırsı bazen ona gereksiz hareketler yaptırıyor. Emrah Başsan , hani izleyenin takıma katanın eline sağlık desem yeridir. İyi bir genç oyuncuyu yani geleceği takıma katmışlar. İlk süper lig tecrübesi , daha iyi olacağını ve bazı tercih sorunlarını tecrübe kazanarak aşacağını düşünüyorum.

Ali Tandoğan ve Minev’e ayrı bir paragraf açmak istedim. Transferlerimizin içinde en başarılı bulduğum iki isim çünkü. Tandoğan yaşına rağmen iyi niyetli mücadelesini gol ve asistlerle skorada dökmeyi başardı. Tandoğan’ın takımımızın ve ligin en çok asist yapan oyuncularından olduğunu hatırlatalım. Minev , sezon başında şansız bir şekilde sakatlık yaşayan Bulgar oyuncumuz. İyi bir toparlanma sürecine girerek formayı kaptı. Minev’in tecrübesi geçen sene sıkıntı yaşadığımız sol bek mevkiinde rahatlattı bizi. Minev’in kanattan hücuma verdiği katkıyıda görmezden gelmeyelim mücadelesinin yanında. Attığımız gollerin başlangıcını ki özellikle taç çizgisine paralel attığı toplarla yaptığını hatırlatalım. Savunmanın kanatlarındaki iki isim bana göre hücuma iyi katkı sağladılar.

Hazır savunma demişken ileriye gitmeyelim geride kalalım , stoperde görev yapan Deniz Barış ve Ali Turan görevlerini iyi yerine getiren isimler. Zaten Antalyasporumuzda en sorunsuz bölgenin savunma olduğunu düşünüyorum. Deniz Barış’ın tecrübesi , Ali Turan’ın dikkati ve müdahaleleri savunmanın ortasında güven ortamı oluşturdu.

Gerideyken kaleden de bahsedelim biraz , kaptan Ömer bu takımda adı unutulmayacak isimlerdendir. Ömer , reflekslerini çok beğendiğim bir kalecidir. Tecrübelidir iyi bir ağabeydir. Ömer’in geldiği günden beri eleştirdiğim iki yanı var. Birincisi , kaptanın bazı hareketleriyle rakip takım oyuncuları ve taraftarlarına oynadığını düşünüyorum. Abartı buluyorum bazı hareketlerini ve yakıştıramıyorum kendisine. İkinci konu da yan toplar. Yan toplarda zamanlama hatası bir çok kez pahalıya mal oldu bize. Kalenin diğer temsilcisi Sammy. Genç kaleci son haftalarda özellikle Ömer’in sakatlanması ile şans buldu ve kalesini gole kapadı. Atletik yapısına kazanacağı tecrübeyide ekleyince uzun yıllar kalemizi koruyabilir diye düşünüyorum.

Orta sahada damga Uğur İnceman’dı bana göre , o da her zaman değil. Uğur gününde olduğunda Antalyaspor kazandı hep. Kilit oyuncumuzdu. Oyun kurucu pozisyonunda oynadı hep , iyi mücadele etti.

İbrahim Dağaşan orta sahanın savunmaya bakan diliminde görüldü, mücadelesi iyiydi. Görev verildikçe ve yeteneğinin elverdiği kadar görevini yerine getirmeye çalışan isim , Sedat Ağçay. Ali Tandoğan’ın cezalı , diğer sağ bek oyuncumuz Erkan Sekman’ında sakatlığında sağ bekte görev yaptığını da gördük.

İleri uç , yazmakta en çok zorlandığım yer , Antalyasporumun en çok zorlandığı yer. Tita ve Zitouni etkisizdi bu devre bence. İyi niyetli mücadelelerine lafım yok fakat bal yapmayan arı durumundaydılar.Gol yollarımızda en çok güvendiğim isim Necati’de sakatlık problemi yaşayıp geride kalınca gol sorunu kaçınılmaz oldu. Mehmet Yılmaz’ı sezon başı hazırlık döneminde yaşadığı sakatlıktan sonra hiç görme fırsatımız olmadı zaten.

Sakatlıklar da belimizi iyi büktü bu dönem , sezon başı kadro derinliği açısından daha iyi olacağımızı düşünmüştüm hep. Yaşanılan şanssız ve uzun süreli sakatlıkların üstüne futbolun doğasında haliyle olan cezalılar da eklenince kadro derinliği de uzağımızda kaldı.

Gelelim teknik ekibe yani hocamız Mehmet Özdilek’e. Özdilek hocayı Antalyaspor için bir şans olarak görüyorum. Bir kimseyi sevmek onun her şeyini olumlu karşılayacağımız anlamına gelmemeli , zamanında ve dozunda eleştiri her ortam için iyidir diye düşünüyorum. Hocamızla bu yarıda özellikle oyuncu değişikliklerinde uyuşamadım bir türlü. Oyuna müdahale de çok geç kaldığını düşünüyorum. Bu dönem Musa Aydın ısrarının açıklamasını haftalarca yapamadım kendime. Neredeyse takım için el freni rolüne geçen bir oyuncu için bu kadar ısrar etmek anlamsızdır bana göre. Özdilek hoca savunmanın oturmuşluğunu kullanarak deplasman maçlarında hep 1 puana oynattı takımı. Gol yollarındaki sıkıntı buna itmiş olsa gerek. İstikrardan yana birisi olduğum için Mehmet Hocanın varlığından hiçbir rahatsızlık duymuyorum. Kaldıki ne kadar heyecanlandığı pozisyonlardaki hareketlerinden , biz kadar Antalyasporlu olduğu gol sevinçlerinden belli.

Yönetime gelirsek , ekonomik ve kurumsal politikalarını desteklediğim yönetim kurulumuzun , her geçen gün Antalyaspor’umuzu ileriye götürdüğünü düşünüyorum.Yönetimin yine Antalyaspor’un çıkarlarını ve ekonomik yapısını gözeterek transfer yapacağını düşünüyorum. Mali anlamda gözüm hiç arkada değil. Fakat Sn. başkanımız Hasan Akıncıoğlu’nun yüzde 5 kuralını bu devrede de Fenerbahçe maçında ihlal ettirdiğini gördük. Şahsım adına alınan kararların , ayrım gözetmeden ve kararlılıkla uygulanması taraftarıyım. Yüzde 5 uygulamasının delinmesiyle gelecek o maddi kazancın uzaktaki o stada kendi imkanlarıyla yerlerini alan Antalyasporlulara saygının yanında az kalacağını düşünüyorum.

Takımımızın oyunsal anlamdaki durgunluğu , taraftarların birbirleriyle , yönetim politikaları ve yerel gazetecilerle yaşadığı problemler vardı ilk devrede. Yazımda da belirttim “zamanında eleştiri iyidir” diye. Taraftarların uyuşmadığı durumlarında olması,tepki vermesi normaldir. Ne olursa olsun taraftarsız kulüp olmaz tam anlamıyla bir kulüp olamaz. Fakat bu problemlerin uzatılması, büyütülmesi ve taraftarların birbirisi arasındaki sorunların sonuca ulaştırılmaması en çok Antalyasporumuza zarar veriyor bence. Oyuncularımızı da etkiliyor.

Son olarak , ben bu yukarıdaki tespitlerimin bir çoğunu yapmak için kombinemi aldım , yol çilesini çektim , takımıma destek oldum; Ne olursa olsun takım tribüne gelsin.

Bahtsız Antalyam benim , bahtsız Antalyasporum



Bir söz vardır , genç kızlar için kullanılır hani , “kendi güzel olacağına bahtı güzel olsun” denir. Son stad ve tesis gelişmelerini düşününce geçen gün böyle bir benzetme yaptım kendi kendime. İlginç gelebilir ama böyle bir şey düşündüm. Türkiye’nin güzeli Antalyam , güzelde bahtsız. Antalyaspor güzel de bahtsız.

2012 Bütçe görüşmeleri , yer Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bir çok il için yeni stadyum projesi için ödenek ayrılıyor , bazı şehirlerin mevcut stadı için onarım ödeneği ayrılıyor. Antalya ne stad için ödenek ayrılan şehirlerin arasında ne de mevcut stad onarımı için ödenek ayrılan şehirlerin arasında yok. Güzel Antalyamın Milletvekilleri , bütçe görüşmelerin de soru dahi sormadı bu durum ile ilgili. Yani Antalya Milletvekilleri 2012 bütçe görüşmelerinde stad için ödenek aldıramadı. Zaten 07harfli blog ekibi içinde konuk yazar olarak yazdığım “kiralık stad” yazısında da söylemiştim , yerel seçimleri bekliyorlar diye. Yerel seçimlerden sonraya kadar Antalya’da Antalyaspor’da arka planda.

Sadece bahtsız Antalyaspor demedim , bahtsız Antalya da dedim. Güzel Antalyamın stadının olmayışı sadece Antalyaspor’u ve Antalyasporluları mağdur etmiyor ki. Antalya’da Milli Bayramlar adam gibi kutlanamaz oldu. Antalya en temel spor kompleksini kaybetti. Bir çok organizasyondan oldu. Antalyalı takımının maçına gitmek için işkence çekiyor.

Stad konusu daha uzar gider de , tesis konusu var birde. Stadyum Antalya’nın en temel spor kompleksiyse , tesislerde bir kulübün yani Antalyaspor’un en temel spor kompleksidir. Mevcut tesisimizin bir çok sorunu var , konum açısından spor çalışmaları yapmaya çok elverişli olmadığı gibi birde arazi sorunu ortada. Bu şartlar Antalyaspor için döşemealtı’nda planlanan yeni tesis kulüp için önemli bir dönüm noktası. Bu noktada arazinin bürokratik engelleri ortaya çıkıyor , çözülüyor. Ve devreye Antalyamın olmazsa olmaz sorunu siyasi çekişmeler giriyor.

Arazi önceki belediye başkanı döneminde tahsis ediliyor , yeni dönemde çivi çakılmayınca geri alınıyor. Milletvekilinin araya girmesiyle bürokratik sorun tekrar aşılıyor. Bu kez de bahtsız Antalyamın belediye başkanı olayı siyasi çekişmeye götürerek , “onları utandıracağım” diyerek dava açacağını söylüyor. Antalyaspor için dönüm noktası olan bir projenin önüne büyük bir taş koyuyor.

Ah be siyaset , sen yok musun sen..

Türkiye’de siyasi çekişmelerden en çok zarar gören kulüplerin başında Antalyaspor gelir heralde.

Bahtsız Antalyam , bahtsız Antalyasporum benim.