Yeni Yıl Mesajı



İyisiyle kötüsüyle geride bıraktık 2011 yılını. Türk futbolu adına kötü geçen bir sezon , Antalyasporum için ise yine istikrarın korunduğu fakat ilk devrede sportif olarak istenilenin alınamadığı bir yıl oldu.

2012 yılının Antalyasporumuz için yeni umutlar ve hedefler doğrultusunda güzel , istikrarın korunduğu bir yıl olmasını diliyorum.

Herkese sağlıklı,başarılı ve bol Antalyasporlu yeni bir yıl olsun.

NOEL BABA,
DEMRELİDİR
ANTALYA ÇOCUĞUDUR
KIRMIZI BEYAZ GİYER
ANTALYASPORLUDUR! 

İlk Yarı Değerlendirmesi (Takım,Teknik Ekip,Yönetim)

Geride bıraktığımız 2011-2012 sezonunun ilk yarısı. İlk yarıyı değerlendirmesine “daha iyi olabilirdik” diye başlayabilirim heralde.

Zaten yönetim,teknik heyet ve oyuncularımızın da sezon öncesi koydukları hedefle şimdi bulunduğumuz yer hedefimizin gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Bir çok sebebi var bunun.Ama bana göre en önemlisi golcü eksikliği. Azda olsa atak geliştiriyoruz , pozisyona giriyoruz fakat golü atacak son sözü söyleyecek bir isim yok. İyi oynadığımız, mücadele ettiğimiz bir çok maçta gol yolundaki eksikliğimizden 1 puanla ayrıldık. Maalesef 3 puanı iyi mücadele edene değil , daha çok gol atana veriyorlar. Devre arasında golcü transferinin yapılacağını düşünüyorum.

Bu sezon ki transferlerin bazılarından istenilen verimin alınamaması hedeften uzak kalmamızı kolaylaştırdı. Mehmet Eren 1 gol ve asistle katkı sağlarken mücadelesini hep sürdürdü. Fakat yine de beklediğim Rüzgarın Oğlu değildi. Musa Aydın tam anlamıyla yoktu. Oynadığı maçlarda etkisi hiç olmadı bana göre. Doğa Kaya , iyi niyetli , çok mücadeleci bir oyuncu.Oyuna sağladığı katkı var. Ama Doğa’nın iyice bir uyarılması gerektiğini düşünüyorum. Sahada her an kart görme potansiyeline sahip oyuncumuz , hırsı bazen ona gereksiz hareketler yaptırıyor. Emrah Başsan , hani izleyenin takıma katanın eline sağlık desem yeridir. İyi bir genç oyuncuyu yani geleceği takıma katmışlar. İlk süper lig tecrübesi , daha iyi olacağını ve bazı tercih sorunlarını tecrübe kazanarak aşacağını düşünüyorum.

Ali Tandoğan ve Minev’e ayrı bir paragraf açmak istedim. Transferlerimizin içinde en başarılı bulduğum iki isim çünkü. Tandoğan yaşına rağmen iyi niyetli mücadelesini gol ve asistlerle skorada dökmeyi başardı. Tandoğan’ın takımımızın ve ligin en çok asist yapan oyuncularından olduğunu hatırlatalım. Minev , sezon başında şansız bir şekilde sakatlık yaşayan Bulgar oyuncumuz. İyi bir toparlanma sürecine girerek formayı kaptı. Minev’in tecrübesi geçen sene sıkıntı yaşadığımız sol bek mevkiinde rahatlattı bizi. Minev’in kanattan hücuma verdiği katkıyıda görmezden gelmeyelim mücadelesinin yanında. Attığımız gollerin başlangıcını ki özellikle taç çizgisine paralel attığı toplarla yaptığını hatırlatalım. Savunmanın kanatlarındaki iki isim bana göre hücuma iyi katkı sağladılar.

Hazır savunma demişken ileriye gitmeyelim geride kalalım , stoperde görev yapan Deniz Barış ve Ali Turan görevlerini iyi yerine getiren isimler. Zaten Antalyasporumuzda en sorunsuz bölgenin savunma olduğunu düşünüyorum. Deniz Barış’ın tecrübesi , Ali Turan’ın dikkati ve müdahaleleri savunmanın ortasında güven ortamı oluşturdu.

Gerideyken kaleden de bahsedelim biraz , kaptan Ömer bu takımda adı unutulmayacak isimlerdendir. Ömer , reflekslerini çok beğendiğim bir kalecidir. Tecrübelidir iyi bir ağabeydir. Ömer’in geldiği günden beri eleştirdiğim iki yanı var. Birincisi , kaptanın bazı hareketleriyle rakip takım oyuncuları ve taraftarlarına oynadığını düşünüyorum. Abartı buluyorum bazı hareketlerini ve yakıştıramıyorum kendisine. İkinci konu da yan toplar. Yan toplarda zamanlama hatası bir çok kez pahalıya mal oldu bize. Kalenin diğer temsilcisi Sammy. Genç kaleci son haftalarda özellikle Ömer’in sakatlanması ile şans buldu ve kalesini gole kapadı. Atletik yapısına kazanacağı tecrübeyide ekleyince uzun yıllar kalemizi koruyabilir diye düşünüyorum.

Orta sahada damga Uğur İnceman’dı bana göre , o da her zaman değil. Uğur gününde olduğunda Antalyaspor kazandı hep. Kilit oyuncumuzdu. Oyun kurucu pozisyonunda oynadı hep , iyi mücadele etti.

İbrahim Dağaşan orta sahanın savunmaya bakan diliminde görüldü, mücadelesi iyiydi. Görev verildikçe ve yeteneğinin elverdiği kadar görevini yerine getirmeye çalışan isim , Sedat Ağçay. Ali Tandoğan’ın cezalı , diğer sağ bek oyuncumuz Erkan Sekman’ında sakatlığında sağ bekte görev yaptığını da gördük.

İleri uç , yazmakta en çok zorlandığım yer , Antalyasporumun en çok zorlandığı yer. Tita ve Zitouni etkisizdi bu devre bence. İyi niyetli mücadelelerine lafım yok fakat bal yapmayan arı durumundaydılar.Gol yollarımızda en çok güvendiğim isim Necati’de sakatlık problemi yaşayıp geride kalınca gol sorunu kaçınılmaz oldu. Mehmet Yılmaz’ı sezon başı hazırlık döneminde yaşadığı sakatlıktan sonra hiç görme fırsatımız olmadı zaten.

Sakatlıklar da belimizi iyi büktü bu dönem , sezon başı kadro derinliği açısından daha iyi olacağımızı düşünmüştüm hep. Yaşanılan şanssız ve uzun süreli sakatlıkların üstüne futbolun doğasında haliyle olan cezalılar da eklenince kadro derinliği de uzağımızda kaldı.

Gelelim teknik ekibe yani hocamız Mehmet Özdilek’e. Özdilek hocayı Antalyaspor için bir şans olarak görüyorum. Bir kimseyi sevmek onun her şeyini olumlu karşılayacağımız anlamına gelmemeli , zamanında ve dozunda eleştiri her ortam için iyidir diye düşünüyorum. Hocamızla bu yarıda özellikle oyuncu değişikliklerinde uyuşamadım bir türlü. Oyuna müdahale de çok geç kaldığını düşünüyorum. Bu dönem Musa Aydın ısrarının açıklamasını haftalarca yapamadım kendime. Neredeyse takım için el freni rolüne geçen bir oyuncu için bu kadar ısrar etmek anlamsızdır bana göre. Özdilek hoca savunmanın oturmuşluğunu kullanarak deplasman maçlarında hep 1 puana oynattı takımı. Gol yollarındaki sıkıntı buna itmiş olsa gerek. İstikrardan yana birisi olduğum için Mehmet Hocanın varlığından hiçbir rahatsızlık duymuyorum. Kaldıki ne kadar heyecanlandığı pozisyonlardaki hareketlerinden , biz kadar Antalyasporlu olduğu gol sevinçlerinden belli.

Yönetime gelirsek , ekonomik ve kurumsal politikalarını desteklediğim yönetim kurulumuzun , her geçen gün Antalyaspor’umuzu ileriye götürdüğünü düşünüyorum.Yönetimin yine Antalyaspor’un çıkarlarını ve ekonomik yapısını gözeterek transfer yapacağını düşünüyorum. Mali anlamda gözüm hiç arkada değil. Fakat Sn. başkanımız Hasan Akıncıoğlu’nun yüzde 5 kuralını bu devrede de Fenerbahçe maçında ihlal ettirdiğini gördük. Şahsım adına alınan kararların , ayrım gözetmeden ve kararlılıkla uygulanması taraftarıyım. Yüzde 5 uygulamasının delinmesiyle gelecek o maddi kazancın uzaktaki o stada kendi imkanlarıyla yerlerini alan Antalyasporlulara saygının yanında az kalacağını düşünüyorum.

Takımımızın oyunsal anlamdaki durgunluğu , taraftarların birbirleriyle , yönetim politikaları ve yerel gazetecilerle yaşadığı problemler vardı ilk devrede. Yazımda da belirttim “zamanında eleştiri iyidir” diye. Taraftarların uyuşmadığı durumlarında olması,tepki vermesi normaldir. Ne olursa olsun taraftarsız kulüp olmaz tam anlamıyla bir kulüp olamaz. Fakat bu problemlerin uzatılması, büyütülmesi ve taraftarların birbirisi arasındaki sorunların sonuca ulaştırılmaması en çok Antalyasporumuza zarar veriyor bence. Oyuncularımızı da etkiliyor.

Son olarak , ben bu yukarıdaki tespitlerimin bir çoğunu yapmak için kombinemi aldım , yol çilesini çektim , takımıma destek oldum; Ne olursa olsun takım tribüne gelsin.

Bahtsız Antalyam benim , bahtsız Antalyasporum



Bir söz vardır , genç kızlar için kullanılır hani , “kendi güzel olacağına bahtı güzel olsun” denir. Son stad ve tesis gelişmelerini düşününce geçen gün böyle bir benzetme yaptım kendi kendime. İlginç gelebilir ama böyle bir şey düşündüm. Türkiye’nin güzeli Antalyam , güzelde bahtsız. Antalyaspor güzel de bahtsız.

2012 Bütçe görüşmeleri , yer Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bir çok il için yeni stadyum projesi için ödenek ayrılıyor , bazı şehirlerin mevcut stadı için onarım ödeneği ayrılıyor. Antalya ne stad için ödenek ayrılan şehirlerin arasında ne de mevcut stad onarımı için ödenek ayrılan şehirlerin arasında yok. Güzel Antalyamın Milletvekilleri , bütçe görüşmelerin de soru dahi sormadı bu durum ile ilgili. Yani Antalya Milletvekilleri 2012 bütçe görüşmelerinde stad için ödenek aldıramadı. Zaten 07harfli blog ekibi içinde konuk yazar olarak yazdığım “kiralık stad” yazısında da söylemiştim , yerel seçimleri bekliyorlar diye. Yerel seçimlerden sonraya kadar Antalya’da Antalyaspor’da arka planda.

Sadece bahtsız Antalyaspor demedim , bahtsız Antalya da dedim. Güzel Antalyamın stadının olmayışı sadece Antalyaspor’u ve Antalyasporluları mağdur etmiyor ki. Antalya’da Milli Bayramlar adam gibi kutlanamaz oldu. Antalya en temel spor kompleksini kaybetti. Bir çok organizasyondan oldu. Antalyalı takımının maçına gitmek için işkence çekiyor.

Stad konusu daha uzar gider de , tesis konusu var birde. Stadyum Antalya’nın en temel spor kompleksiyse , tesislerde bir kulübün yani Antalyaspor’un en temel spor kompleksidir. Mevcut tesisimizin bir çok sorunu var , konum açısından spor çalışmaları yapmaya çok elverişli olmadığı gibi birde arazi sorunu ortada. Bu şartlar Antalyaspor için döşemealtı’nda planlanan yeni tesis kulüp için önemli bir dönüm noktası. Bu noktada arazinin bürokratik engelleri ortaya çıkıyor , çözülüyor. Ve devreye Antalyamın olmazsa olmaz sorunu siyasi çekişmeler giriyor.

Arazi önceki belediye başkanı döneminde tahsis ediliyor , yeni dönemde çivi çakılmayınca geri alınıyor. Milletvekilinin araya girmesiyle bürokratik sorun tekrar aşılıyor. Bu kez de bahtsız Antalyamın belediye başkanı olayı siyasi çekişmeye götürerek , “onları utandıracağım” diyerek dava açacağını söylüyor. Antalyaspor için dönüm noktası olan bir projenin önüne büyük bir taş koyuyor.

Ah be siyaset , sen yok musun sen..

Türkiye’de siyasi çekişmelerden en çok zarar gören kulüplerin başında Antalyaspor gelir heralde.

Bahtsız Antalyam , bahtsız Antalyasporum benim.

Araştırma : Finansal Fair Play

Hep söylüyoruz , yeri geliyor yazıyoruz çiziyoruz. FİNANSAL FAIR PLAY diyoruz. Özellikle Türk kulüpleri için önemli bir durum. Antalyaspor’umuz için de öyle tabi. Fakat nedir bu Finansal Fair Play ? Kriterler nedir arkadaş? Neye izin verir neye vermez? Kabaca araştırma yapıp kategoriler halinde paylaşalım.

Finansal Fair Play , UEFA’nın dünya futbolunda devrim yaratacak , 2013 yılından itibaren UEFA’ya üye olan her ülke kulüplerinin uymak zorunda olduğu kurallar bütünüdür. Bu kurallar bütünü 1 OCAK 2013’den itibaren yasal olarak yürürlülükte olacak.



UEFA’nın kulüp lisans sistemi kulüpleri şimdiden bu ileriye dönük proje için hazırlanmaya zorluyor. Bu kriterleri ana başlıklar haline getirecek olursak ;

1) Mali Yapı
2) Personel ve İdari Yapı
3) Sportif
4) Altyapı ve Tesis
5) Hukuki

Bu başlıklar altındaki kriterlerin ulaşmasının planlandığı hedefleri bir özetlersek ;

1) Kulüplerin mali konularda daha dikkatli davranmalarını sağlamak
2) Kulüplerin gelir ve giderler düzeylerini uyumlu hale sokmak
3) Kulüplerin tesislerine,altyapısına ve genç futbolculara daha çok önem vermesini sağlamak
4) Kulüplerin yasal yükümlülüklerini zamanında karşılamasını sağlamak.

Önümüzdeki sezon zorunlu hale gelecek olan ULUSAL LİSANS SİSTEMİ de bu kriterler ışığında hazırlanmakta. Kulüpler kendi ülkelerinin liglerinde mücadele edebilmek için kendi federasyonlarından bu lisansı her yıl almak durumunda olacaklar. Ulusal Lisans Sistemi kriterleri de özetçe şu şekilde anlatılabilir ;

1) Başka kulüplere geçmiş dönem borcun bulunmaması
2) Vergi borçlarının bulunmaması
3) Şahıslara borcun bulunmaması

UEFA, federasyonlardan bu bilgileri ve de geleceğe yönelik mali bilgileri ve 1 Haziran 2013 tarihinden itibaren gelir-gider denge zorunluluğu şartının uygulamasını görmek amacıyla 30 Haziran ve 30 Eylül tarihleri itibarıyla kontrol ederek kendilerine ulaştırılmasını istiyor ve bu kısmen uygulanıyor. UEFA yönetimi, Mayıs 2010'da UEFA Kulüp Mali Kontrol Paneli'ni kurdu. Bu panel, kulüp izleme sürecini yönetmekte ve özellikle lisans alan kulüp tarafından hazırlanıp lisans verene (TFF) sunulan belgeleri kendilerince ve de ilişkili kulüpler açısından da değerlendirmektedir.

Gerek federasyonun kulüplere yaptığı bilgilendirme toplantıların da gerekse UEFA’nın kendi internet sitesinden yayınladığı makalelerde bu kriterlerin ayrıntılarından söz ediliyor.

UEFA yaptığı bilgilendirmelerde kulüplerin uyum süreci için ilk birkaç yıl düşük düzeyde borçlanmasına izin verileceği belirtiliyor. Kriterlerden en dikkat çekeni gelir-gider uyumu. Kulüpler transfer bütçesini yıllık gelirinin belli bir miktarı kadar ayırabilecek.

UEFA yönetimi her fırsatta bu kriterleri uygulamaya koymakta kararlı olduklarını , kriter dışı kalanlara yaptırım uygulanacağını belirtiyor.
Zaten UEFA 2013 Finansal Kriterleri’nden önce kulüplerin Ulusal Lisans Sistemi’ne dahil olması , kriterlere uyulmaması halinde verilecek ilk cezanın lige alınmama olacağını gösteriyor.

Bu kurallar bütününün çıkışını körükleyen en temel unsur milyarderlerin kulüplerin değerini ödeyerek , futbola oyun harici yön verme çabaları olmuştur. Avrupa devi Chelsea’nin satışı ardından gelen ard arda satışlar.. M.City’nin Malaga’nın satışı derken bir satımda Rus ekibi Anzhi’nin satışı.. Futbola resmen tüccar müdahalesi. Rekabet , oyuna göre değer ortamının ortadan kaldırılmaya doğru gidilen süreç.



Yine önemli bir unsur kötü yönetimin köklü kulüplerin tarih olmasını sağlaması. Avrupa’da söz sahibi olmuş önemli ve eski kulüplerin gelir-gider ve yanlış politikalar sonucu kötü durumlara düşmesidir.

Bu finansal kurallar bütününün , Avrupa futbolunda en çok altyapı ve genç oyuncular düzeyinde atak sağlayacağı düşüncesindeyim. Kriterlerden birisi olan Altyapı ve tesis kriteri kulüplerin akademi liglerinde mücadele edecek takımlar açmasını , tesislerin daha fazla önem vermesine yönlendirecek. Bu yöneltim ile birlikte gelir-gider maddesindeki uyum kriteri dış transferde zorunlu kontrol sağlayacağı için birçok kulüp kendi futbolcusunu kendisi yetiştirme ilkesine daha çok başvuracaktır. Buda bence Avrupa futbolunu yeni ayaklar,yıldızlar adına gelişime götürecektir.

Bekleyip göreceğiz..

Yazımda tarihler ve bazı teknik bilgileri aldığım kaynaklar alttadır.





Transfer Değerlendirmesi (GİDENLER)

Lig bitti. Çalkantılar başladı.Bu yüzden ligin başlaması haliyle de transfer dönemi uzadı. Transfer dönemini de geçirdik.Transfer değerlendirmesi yazılarıma gidenlerle başlamak istedim.İyisiyle kötüsüyle formamızı bir şekilde terletenlerden başlayalım.

Volkan Altın : Sözleşmesi sona ermişti ve kendisiyle yeni anlaşma yapılmadı.Antalyaspor’da uzun zaman kadroda olupta en az süre alan oyuncuydu sanırım. Bir türlü beklenen patlamayı gerçekleştiremedi , göz önüne gelemedi.

Serge Dijehua : Sözleşme yenilenmeyen isimlerden. İlk yıllarda bize verdiği hizmetler görmezden gelinemez. Sonrasında yaşadığı form düşüklüğü ve çıtayı yükseltememesi uyuşmazlığa sebep oldu. Çok iyi fiziğe sahip olmasına rağmen bitiricilikte eksikliği olan bir oyuncuydu.

Veysel Cihan : Özellikle Necati’nin geldiği sezon Necati ile uyumu , attığı 9 gol onu önemli isimlerimiz arasına soktu. İlerleyen yaşı ve hedefimizin bir çıta yükselmesi sebebiyle kendisi ile yolların ayrılmasını doğru buluyorum.

İlkem Özkaynak : Sahada az gördüğümüz isimlerden. Bekleneni veremeyen oyunculardan.

Tuna Üzümcü : Aslında umutlu olduğum bir oyuncuydu fakat oda adapte olamadı.

Aryan Taj : A2 takımda sıkça gördüğümüz bir oyuncuydu. Önemli bir genç yetenek transferi olan Emrah Başsan transferinde takasta kullanıldı. Emrah ile karşılaştırdığımda doğru bir hamle olarak görüyorum.

Yenal Tuncer : Kiralık olarak anlaşılmıştı. Sol bekte hep tekleyen bir isimdi. Antalyaspor’un belkide transferde en çok önem verdiği mevkii burası idi çünkü Yenal’dan da istenilen performans alınamadı.

Fahri Akyol : Sahada görmediğimiz gurbetçi futbolcu. Sözleşmesi devam ederken satıldı. Çok az görme fırsatım oldu oyununu ama yine de yetersiz sayılırdı.


Giden isimlerin hikayesi böyle. Gönderilen oyuncularla ilgili kararların doğru olduğunu düşünüyorum. Sezon içinde neredeyse hiç faydalanamadığımız isimler. Hedefi yükselten Antalyaspor için böyle bir değişim gerekli idi.

Tertemiz Takımın Taraftarı Olmak


Antalyaspor Kombine haftasının 3.günün de izlenimlerimi not ederken takıldı bu yazı gözüme. Kombine alan taraftarlarımıza hediyelerinin verildiği standda duruyor bu yazı. Sponsor desteği veren bir firmamızın vermiş olduğu diş macunu ve diş fırçasının sloganı. Ama slogandan çok daha fazlası ..

"TERTEMİZ TAKIMIN TARAFTARINA" diyor..

Tertemiz , yani güzel , saf.

Türk futbolunda şike iddiaları , ardından gelen toplu gözaltılar , tutuklamalar , soruşturmalar vs.. Ve ertelenen bir lig , uzayan kamp dönemi..

Şike soruşturmasında adı hiç geçmeyen çok nadir takımlardan Antalyaspor'umuz. Ama zaten bu ülkede hep doğru işler yapan , dürüst olan da zarar görür.

Uzayan kamp dönemi kulübümüze ek masraf çıkardığı gibi , şike soruşturması yüzünden bahis şirketlerinin Türk takımlarının hazırlık maçlarının çok büyük bir kesimini programlarına almaması kamp gelirinden de etti kulübümüzü. Ve bir çok hazırlık maçımızdan galip ayrıldığımızı düşünürsek zararımızın daha büyük boyutlarda olduğunu görebiliriz.

Şike soruşturmasını falan eleştirmiyorum inceden inceye , aksine destekliyorum. Haksızlıklar çıksın futbolumuz sadece futbol olsun istiyorum. Ama eğer ki doğruysa iddia edilenler , zararımızı söylüyorum. Oda şimdilik olan zarar..

Umarım soruşturma kararlılıkla devam eder , radikal kararlar ve önlemler alınır. Yoksa giden bir sezonluk kamp geliri olsun. Yeter ki futbolumuzu kirli ellerden uzak tutsunlar . İnşallah bunu yapabilirler..

Söylemeden edemiyorum , gurur duyuyorum Antalyasporlu olmaktan ! Gurur duyuyorum tertemiz olmaktan !
Bu gururu bana yaşatan dürüst yöneticilerimize , teknik ekibimize ve futbolcularımıza teşekkür ediyorum.

TERTEMİZ TAKIMIN TARAFTARINDAN..

3.günün değerlendirmesi ; Manavgat-Serik rekabeti

Antalyasporum.com’un geleneksel hale getirdiği kombine haftasında 3.günü geride bıraktık.İlk iki günün değerlendirmesini 07 Harfli Blog ekibinden Küheylan renkdaşım yaparken kombine haftasının 3.günü değerlendirmesi bana nasip oldu.

Manavgat rekor getirdi

Geçtiğimiz senelere göre kombinelere ilginin arttığı gözlemlenirken ilçe rekabeti de göz önündeydi. Kombine haftasının 3.günü Manavgatlı taraftarlarımızın kombine alma günü idi.Manavgatlı Akrepler 150’den fazla kombine alarak adeta gövde gösterisinde bulundu.
Bir takımda aynı pozisyondaki 2 oyuncunun forma rekabeti’nde olduğu gibi ilçelerin de kombine rekabeti Antalyaspor’a yarıyor.Rekabet bugün kombinede rekor getirdi. Bugün satılan kombine sayısı 300’e yaklaştı ve günlük satışta rekor oldu.


Serik İddialı geliyor

Serikli taraftarlarımız gün boyu arayarak Manavgatlı Akreplerin aldığı kombine sayısını takip etti. Serikli Akrepler kombine alma günleri olan yarın (Perşembe) kalabalık şekilde gelip kombinelerini alacaklarını vurguladılar.

Yunanistan Göçmenleri tam gaz

Antalya Değirmenönü Muhacırları (Selanik Göçmenleri) kulübe gelerek taraftarlık görevlerini maddi yönden yerine getirerek kombinelerini aldılar.

Süleyman Ağabeyden örnek davranış

Antalyaspor tribünlerinin ağabeyi Süleyman Turhan büyüklüğünü , taraftarlık bilincini örnek teşkil edecek şekilde göstererek arkadaşlarıyla çok sayıda kombine aldı.


Zeki Ağabey desteği bırakmıyor

Tribünlerimizin renkli siması Zeki ağabeyimiz dün kulübe gelerek “İçimden geldi kombine almaya geldim.” Demiş ve kombinesini almıştı. Zeki ağabeyimiz bugün de kulübe akrabalarını getirdi ve onlara kombinelerini aldırdı. Tüm ısrarlarımıza rağmen fotoğraf çekmemize izin vermeyen Zeki ağabeyimiz Murat Duymuş’un ricasıyla yayınlanmaması şartı ile fotoğraf çekmemize izin verdi.

Avukatlar kombinelerini aldı

Avukatlar Murat Şimşek ve Eser Akkaya kulübe gelerek arkadaşlarıyla kombinelerini aldılar.


İlgi sevindirici

Münferit olarak gelen bir çok taraftarımız kombinelerini ve ardından kombine haftası hediyelerini alarak kulüpten ayrıldılar.




Son dakikalarda son satış

Saat 21:57 yani günün sonu sıralarında Yunus Yiğit ve Oğuzhan Keleş kulübe gelerek kombinelerini aldılar. Günün son satışının sahibi oldular.

İlk gece mesaisi

İlk kez gece 22:00’a kadar açık kalınan kombine haftasının 3.günün de gece saatlerinde dahi kombine satışları devam etti.Manavgatlıların katılımı ile günü rekorla kapattık. Toplamda kombine satışı 700’e yaklaşırken Açık tribünün 1 ve 2. katı neredeyse bitti.

Kombine haftasına katılarak taraftarlık görevini yerine getiren bilinçli Antalyaspor taraftarlarına teşekkür ediyor ve Antalyaspor’umuzun kazandığı bu güzel etkinliğe katılımın artmasını diliyoruz.

Antalya takımına sahip çıkıyor !

2 TEMMUZ 1966 , ANTALYASPOR 45 YAŞINDA !

Sevdamız , aşık olduğumuz renklerimiz kırmızımız beyazımız .. 2 Temmuz 1966'da Rahmetli Kurucu Başkanımız Atilla Konuk ve arkadaşları tarafından Cemiyetler Kanunu'na göre kurulmuştur. O günden bu yana 45 yıldır kulübümüzün arkasındayız , mirasımızı yaşatıyoruz.

Lafı çok uzatıp şöyle sevdik böyle aşığız yazmaya gerek duymadım , bazen bir kaç kelime yeter duyguları anlatmaya..

BLOG CAMİAMIZA YENİ SES : ZEKANTALYASPOR

07harfli ile başlayan , kirmizininyaninabeyaz ile devam eden blog camiasına yeni bir ses daha eklendi. Yazıları ile dikkatleri çeken yeni blog sayfamız zekantalyaspor sayfasına hoşgeldin diyor,yayın hayatında başarılar diliyorum.

http://zekantalyaspor.blogspot.com/

Herşey Antalyaspor için!

İBRETLİK KÜME DÜŞME HİKAYELERİ

Hep yazılarımda belirtiyorum.Gelip geçici sportif başarı değil,kalıcı ayakları üzerinde duran sportif başarı istiyorum diye. Bu yüzden mevcut yönetimimize destek veriyorum uyguladıkları politikalarda.

Kulüplerde yönetimin ne kadar önemli olduğunu en yakın 2 örneğiyle belirtmek istiyorum. Avrupa'nın önemli iki kulübü.Adından söz ettirmiş, belli bir bütçeye sahip,isme sahip iki kulüp.Biri Fransız diğeri İtalyan.

Belki hemen tahmin edenleriniz olur, MONACO FC ve SAMPDORIA .

Monaco'dan başlayalım isterseniz anlatmaya.

Monaco Fransa'ya komşu küçük bir şehir devleti.Fakat turizm sayesinde ekonomik olarak bir çok Avrupa ülkesinden ileride. FC MONACO , bu şehir devletinin takımı. Fransa liginde mücadele ediyor. Monaco devletinin tek takımı olunca haliyle Monaco Kralı'nda desteğini alıyor bu kulüp. Avrupa'nın en köklü kulüplerindendir.


Monaco , Avrupa'da yıllardır kullandığı parçalı yani yarı kırmızı yarı beyaz forma ile bilinir. Hatta Antalyasporumuzun 2 sezondur kullandığı o parçalı forma taraftarlar arasında ''MONACO TARZI'' forma diye bilinir.

Monaco FC , 7 kez Fransa Ligi şampiyonluğu yaşamış,2003-2004 yılında Şampiyonlar Ligi Finali oynamış, Yakın zamanda Avrupa Ligi'nde boy gösteren bir kulüptü. Avrupa'nın en modern statlarından birisi olan , her yıl UEFA Süper Kupası Finaline ev sahipliği yapan ''Stade Louis II'' stadına sahiptir.

Bu maziye sahip dev, Fransa liginde son haftada LYON'a  evinde 2-0 mağlup olarak ligi 18.sırada tamamladı ve küme düştü.



Büyük bir kulüp, yönetim basiretsizliğine uğrayarak küme düştü.Son 2 yıllık süreçte dibe vurarak , devin çöküşünü gözler önüne sermiştir.


Bu devi ne adı,ne yakın tarih başarıları ne de Armasındaki o KRALLIK TACI kurtarabildi.

Gelelim diğer yönetim mağduru kulübümüze , İtalyan Sampdoria .



Sampdoria , İtalya'nın köklü kulüplerinden olmasıyla birlikte üst seviye bir taraftar kitlesine sahiptir. Hem seyirci oranı hem de görsel organizasyonlar ile hep ön planda olan bir taraftar profiline sahiptir.

Sampdoria , sağlam temeller üzerine dayatılmamış , ekonomiden önce sportif başarıyı düşünen bir yönetim anlayışı ile yönetildi son zamanda.Yaptığı flash,maliyetli transferler ile geçen sezon ligi üst sıralarda bitiren , Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazanan bir takımdı.Tabi ki sağlam dayanakları olmayan bu başarı çokta fazla uzun sürmedi.

Sampdoria sezonun ilk yarısı bittiğinde , İtalya liginde rahat ve Avrupa Ligi'nde oynayan bir takım iken ; devre arasında ekonomik sıkıntıya çare bulamayınca etkili oyuncularını elinden çıkardı. Yönetimin oyuncuları elinde tutamamasının yanı sıra,yerlerini iyi dolduramaması felaketi doğurdu.



Takımda çıkan huzursuzluklar,kadro derinliği azalıp oyuncular satılınca düşen kadro kalitesi ard arda kötü sonuçları getirdi. Önce Avrupa Ligi'nden elendi Sampdoria ve sezon bittiğinde İtalya liginde küme düştü.



Sampdoria'nın küme düştüğü son maçda kulüp başkanının taraftarların tepkisine maruz kalmamak için maç bitmeden stadı terkettiğini bir anektod olarak geçmek gerekir. Yine de kulakları çınlamıştır heralde..

Daha 1 sene önce Avrupa kulüpleri arasında kendine iyi bir yer edinme arayışında olan Sampdoria, artık B liginde mücadele edecek.


Yukarıdaki 2 acı örnek çok yakın zamanda yaşandı. Bunları göz önünde bulundurarak , kulübümüzü yönetenleri iyi gözlemlemeli ve Sn.Akıncıoğlu ve ekibinin ''Önce Ekonomi'' politikasının , sadece bir kaç yıl sonra hayata geçecek olan '' MALİ FAIR PLAY '' olgusunu düşünerek hareket edildiğinin bir kanıtıdır.

TEŞEKKÜRLER 07HARFLİ BLOG..

Antalyaspor'un son dönemde kazandığı en büyük blog sesi olan , 07 Harfli ekibinin sayfalarından yayınlamış oldukları nazik başarı mesajına teşekkür ederim.

Antalyaspor'un son dönemde yaşadığı blog eksikliğine karşı ilk hareket olan 07harfli.blogspot.com , yayın hayatının başlangıçlarında bana da yer vermiş olup , Antalyasporluların blog sesi olduğunu göstermiştir.

Yayınladıkları yazılar ile Antalyaspor'un güncel yorum kaynağı olan 07 Harfli ekibine yayın hayatlarında başarılarının devamını diliyorum.

HERŞEY ANTALYASPOR İÇİN !

YAN GELİP YATMAYANLAR

Yazıma başlık düşünürken en uygun bu olur heralde diye karar kıldım.Kimden bahsediyorum? Tabi ki yöneticilerimizden..

Sezon daha bitmemiş ,  Antalyaspor bir sonraki sezonun transfer çalışmalarını neredeyse bitirmiş.Mantıksız diye düşünen olmuştur.Bence aksine çok güzel hareketler bunlar.

Antalyaspor , sezon henüz bitmeden transferini bitirdiği 2 oyuncuyu açıklıyor. Transfer etmek istediği oyuncularla da prensipte anlaştığını sezon bitince duyuracağını söylüyor.

Yani Mehmet Hoca ve Antalyaspor yönetimi , ligde bir amacımız kalmadığı haftalarda yan gelip yatmadığını gösteriyor.

Peki bu yan gelip yatmama bize neler kazandırdı? Kabaca özet geçelim..

Ligde amacı olan takımlar hala mevcut. Şampiyonluk , Avrupa Kupasına katılma ve bu transfer görüşmeleri yapılduğı zamanda ligde kalma mücadelesi verenler.

Yani birçok kulüp bir sonraki sezonun planlamasını-hazırlığını yapmak yerine amacına ulaşma derdindeydi. Bizim için iyi fırsattı. Maliyeti az , yararlı olabilecek oyuncularla görüşmelerin başlaması için en iyi zamandı.Öyle de oldu zaten.

Transfer çalışmalarını erken bitirmek Antalyaspor’a hem maliyet olarak hemde hazırlık dönemi için kazanç sağlar.

Sezon bittiği anda kulüplerin çok büyük çocuğunluğu başlar transfer çalışmalarına. Piyasa canlanır, fiyatlar uçar , dedikodular alır götürür ortalığı . Ve tabiki olmazsa olmaz menajerler üşüşür piyasaya. Futbolcuların kafası karışır , menajerler ortalığı karıştırır. Zararlı çıkan kulüpler olur. En büyük kazanç budur bizim için.

Bir diğer kazançta planlaması ve takvimi belirlenen sezon öncesi hazırlık çalışmaları kampı için. Kampa sonradan katılan oyuncu olmayacağı ya da olası sayının az olması ile hem fizik olarak hem de zihin olarak hazırlık dönemi tüm oyuncular için daha iyi geçecektir.Uyum sorunu en aza inecektir.Akabinde sezona başlangıcımız adına daha verimli olacaktır.

Emeği geçenlere teşekkürler..

NEDEN BAŞARILIYDIK? ''SPORTİF''

Yazi dizimin ikincisi. Neden sportif olarak başarılıydık?

Ekonomik plan dahilinde yönetimimiz haklı olarak maliyetsiz ya da düşük maliyetleri oyunculara yöneliyor.Yani istenilen transfer bir nevi imkansızlıktan dolayı yapılamıyor.Bu yüzden çok oyuncu transferide gerçekleştiremiyoruz. Yani bir kadro derinliğimiz de yok. Fakat bu eksik kadronun başında Mehmet Özdilek hoca var.

Mali başarının mimarı başkanımız Hasan Akıncıoğlu ise sportif başarının da mimarı Mehmet Özdilek’tir. Elindekinin en iyisini değerlendiren bir hoca.

Süper ligde mücadele eden rakiplerimze yani diğer kulüplere gözgezdirecek olursak çok büyük çoğunluğun transfer döneminde bizden kat kat fazla paralar harcayıp daha pahalı kadro kurmasına rağmen bizden geride tamamladılar ligi. İşte bu etkenleri göz önüne aldığımız zaman  başarılı olduğumuz daha belirgin görülüyor.

Ayrıca diğer kulüplere oranla dezavantajımız da çoktu. En önemlisi stad eksiği. Stad eksiği sportif olarak olumsuz etkiledi bizi. Oyuncularımız deplasmanda rakip taraftarın baskısını hissederken biz Antalya’da rakiplerimize bir deplasman havası yaratamadık.Stadın uzak oluşu ve yetmeyip yol bozukluğu ve toplu taşıma eksiğiyle taraftarımızın maça gelmesini zorlaştırdı. Oyuncularımız arkasına istedikleri desteği alamadılar. Rakibin ve hakemin üzerinde bir evsahibi baskısı oluşturamadık.Hoş , bu ne taraftarın ne de kulübün günahı.

Bir devavantaj da kadro derinliği idi. Lig uzun süreç.Bunun yanında kupa maçlarıda var. Haliyle cezalı olan ve futbolun doğası gereği sakatlanan oyuncularımız oldu. Kadro derinliğinin yeterli olmayışı teknik ekibi zor durumda bıraktı.İstediğimiz oyunu her maçta yansıtamadık.Bazı oyuncularımızın formsuzluğu,yaşadığı özel sıkıntılar kadro derinliği olmadığının altını çizdi adeta.

İmkanlar ve imkansızlıklar göz önüne alındığında sportif olarak başarılıydık diyorum. Çünkü otoriteler bu takıma paraşütsüz düşer diyorlardı sezon başı.Paraşütle atlamayı öğretti otoritelere Sir Özdilek ve öğrencileri.

Bu başarı , elindekinin en iyisini alabilen, fubolcularını motive edebilen Sir Özdilek hocanın çizimi ; karekterli , mücadeleci , yürekli oyuncuların işçiliği ile oluşturulmuştur.

NEDEN BAŞARILIYDIK? ''YÖNETİM''

İlk yazımda belirtmiştim , bence başarılı bir sezon geçirdik diye.İşte neden böyle düşündüğümün gerekçelerini yazacağım 2 yazılık bir yazı dizisinde.İki başlıkta olacak bu yazı dizisi. ‘’YÖNETİM’’ ve ‘’SPORTİF’’ .

Gelelim yazının içeriğine ; ‘’YÖNETİM’’

Bir yönetim ki milyonlarca borcu olan bir kulübe yön veriyor.Cesaret işi. Göreve başladığı ilk günden beri başkan bir strateji geliştiriyor.’’Öncelikli Hedef Mali İşler’’ . Ve kararlılıkla bunu uyguluyor.Tüm iş ilişkilerini kullanıyor , kulübe sponsor sağlıyor. Öyle böyle değil ama , ciddi gelirler elde ediyor sponsorlardan.Stratejinin diğer maddesi , maliyetsiz futbolcular. Kulüpleriyle olan ilişikleri bitmiş ya da sözleşmesi sona ermiş olan oyuncuları alıyor gündeme.Niyet çok açık.Sportif başarıdan önce borçları ödemek. Kararlılıkla bu düşüncede hayata geçiyor.Çok düşük bütçeyle kuruluyor kadro.Sonuç olarak borçlar ödeniyor, her geçen sene biraz daha ayakları üzerinde durabilen bir kulüp oluyoruz.

Yapılan bu iki uygulama kulübümüzü mali anlamda düzlüğe çıkarıyor şu anda.Kendi adıma konuşacak olursam ‘’Spor Kulübü Mali Yönetim Dersi ‘’ olarak spor kulübü yöneticilerine okutulabilecek bir şey. Aslında mesele düşünmek değil , kararlılıkla uygulayabilmek.Fakat ülkemizde kulüplerimizin içinde bulunduğu durum göz önüne alınınca ders olsun diyor insan.Bugün ülkemizin en büyük kulüplerinden biri yüzmilyonlarca borcun içinde hatta kendi başkanına milyonlarca borçlu.Hala dünya yıldızlarıyla görüşüyor,flört ediyor.Size mantıklı geliyor mu? Bana sağlam temeller üzerine kurulmamış hiçbir platform mantıklı gelmiyor. Gelip geçici başarı değil , kalıcı başarı ‘’BÜYÜK’’ yapar. Kalıcı başarı için iyi bir ekonomi temel oluşturur.Kendi ayakları üzerinde durabilen kulüp büyük olur. Bence Antalyaspor ‘’BÜYÜK’’ olma yolunda ilerliyor..

SEZON SONU , YAYIN BAŞLANGICI..

Blog sayfama ilk yazımı sezon sonu yazmak nasipmiş.Sezonun sonu , blog yayınının başlangıcı oldu benim için.

İyisiyle kötüsüyle , başarısıyla yeri geldi başarısızlıkla bir sezonu daha geride bırakıyoruz.Çok sevindiğimiz de oldu , çok üzüldüğümüzde..Hatta korktuğumuz da..

Ama genel olarak bence başarılı bir sezon geçirdik. Sadece futbol anlamında bakmamak gerek olaya.Kulübümüzün durumu belli.Başkanımız ve yöneticilerimiz ekonomik olarak düzlüğe çıkabilmek için ellerinden gelenin fazlasını ortaya koyuyorlar.Kararlılıkla mali stratejiyi uyguluyorlar.Maliyetsiz futbolcular bunun en büyük örneği. Başarılıydık dememin asıl nedeni bu..Elimizdeki kadronun ve bütçenin değeri belli iken ligi bütçe ve kadro derinliği açısından bizden üstün olan takımlardan yukarda bitireceğiz muhtemelen.

Tabi ki bu başarının temel taşlarından birisi de ''Sir'' Mehmet Özdilektir. Çünkü Mehmet Hoca , kendi kariyerinden , teknik direktörlük hayatından önce yani bizim tabirimizle ''Kendi CV'si'' önce Antalyaspor'un menfaatlerini düşünmüştür. Kulübü zor durumda bırakacak transfer politikası istememiş ve bence en önemlisi hiçbir zaman bunun arkasına sığınmamıştır.Mehmet hoca hiç ''Bunlarla bu kadar'' dememiştir.

Benim için başarı etkeni sadece puan tablosundaki sıralama, Türkiye Kupası'ndaki elemeler değildir. Elindekinin başarı oranıyla senin yapabileceğinin ne olduğu ve senin neler yaptığındır.Hem sportif anlamda hemde yönetimsel anlamda.

Öncelikle kulüp ve mali anlamda başarılarına devam eden Sn.Başkanımız Hasan AKINCIOĞLU ve yönetici büyüklerime teşekkürler.

Elindeki ile en iyi verimi almayı bilen , kulübünün çıkarlarını kendinden önce tutan hocamız ''Sir'' Mehmet Özdilek hocamıza teşekkürler.

Her zaman mücadeleci olan, ellerinden geleni yapan ve o kutsal formayı terleten oyuncularımıza teşekkürler..

Ve son olarak , kombinesini-biletini alıp , yol işkencesini çekip takımına destek olan taraftarlara teşekkürler..

Yeni sezon yeni heyecanlar inşallah.

VAR OL ANTALYASPOR !